Kim bilir belki de karım kıyafetlerini yeni dansçıya vermiştir. Ben böyle düşünürken sahnede profesyonellere taş atan eşime bir asker şapkasını fırlattı. Eşim kapağı ne yapacağını çok merak ediyordu. Şapkayı zarar görmeden çıkardıktan, don giyip kediyi sildikten sonra şapkayı çıkarıp geldiği yere geri fırlattı. Bölgedeki tüm askerler gelen kepeğe saldırdığı için ortalık karışmıştı. Oooohhhhhhh anne bebeğim bu arı nasıl kokar bu nasıl gerçek bir amcık kokusu gibi kokar bir ağlama sesi duydum. Eşimin muhallebisinin kokusu kalır birinin elinde, yüzünde, burnunda. Hatta dayanamayıp göğüslerine sürenler bile oldu. Bu beklenmedik olay salondaki sıcaklığı yükseltti. O ana kadar sabırlı ve sakin olan askerler çılgına dönmüş gibiydi. Nihayet programın sonuna yaklaşıyoruz. Nöbetçi çavuşum vardı, program bitince yanıma geldi patronum, arkadaşları dansçıyla birlikte olmak istiyor, biraz çekiniyor. Olsunlar, dedim düşünmeden. Kulaklar ağızdan çıkanı dinlemez.Bu dansöz yani binici kadın benim karımdı. Çavuş sevinçle ayağa fırladı. “Biliyordum Komutan, bize bu izni vereceğinizi biliyordum” dedi. Sen bile bayılasın diye böyle bir plan yaptığını söyledi. Planımı bilmiyorum ama neredeyse bayılacağım. Programın sonuna geldik. Ev sahibi, bu programın burada bitmeyeceğini söyleyerek onlara bu müjdeyi verdi. Kepler havada uçarken, uzun boyunlu adamın göğsü sanki pantolonu yırtılmış gibi göründü. Eşim sadece bir mezdeka, göğsünde iki yıldız, önünde ve arkasında incir yaprağı şeklinde iki küçük tülle sahnede kaldı. Onu kulise götürdüler. Bundan sonra ne olacağını dört gözle beklemeye başladım.
Son yorumlar